Yaşam! İçinde bulunduğumuz, nefes aldıkça ilerleyen (!) bir döngü.
İnsanı bu büyük
evrenin , küçücük dünyasında hapseden döngü. Hapseden ! Nasılda
yakıştı bu cümleye.
Oysa özgürce nefes alıyormuşuz gibi değil mi ? Aslı öyle mi
?
Yaşamı, bu evreni ayakta tutanı, insanı nasıl sınırlıyor. Sınırlamak ne
kelime alıyor o
yaşamı; öyle bir alıyor ki...
Bu gasp edilen yaşam da her Coğrafya'da farklı oluyor neticede. Nasıl
olmasın ahali.
Her toplumun örf adeti, geleneği, değerleri bir mi ?
Değil. Bizde yaşam çok başka. Kimi
tabiri caizse yaşarken ölüyor, kimi
bir hiç uğruna gidiyor. Bu günlerde zor bir durumdan
geçen coğrafyanın üyesi
olarak düşünmeden edemiyorum mevzuları. Nerden nereye
geliyor. Nereye gidecek ?
Bilmiyorum. Ülke savaşın içerisinde demeye içim el vermiyor.
Can sıkıyor. E bi
zahmette sıksın diyorum. Ama uzak kalmaya çalışıyorum. Çünkü
yatmıyor artık
mantığıma bu kadar ölümler. Anlamıyor davasının delice peşine düşmüş ,
afilli at
gözlükleriyle gezinenler. Ölümün tarafını yazmak acı olur ha ne dersiniz ?
Sizde
şundan öldürdünüz bizde bundan sonra o piti piti mi yapacağız? Bu
kadar aciz olmamak
gerek. Zannımca insana zarar veren hiçbir davanın da peşine
düşmemek gerek. Yoksa hal
ortada. Ölüyoruz diyorum hep , biz ölüyoruz diyorum ,
bir halk ölüyor diyorum. Ölüm davalarınızı temizlemiyor, kirletiyor, yaralıyor
.
Belki ideoloji sandığımız davalardan arınmak gerek şu günlerde. E bakıyorum
Cemil Meriç hocam önüme seriyor ideoloji hakkındaki yazılarını. Diyor ki Elif ; " ideoloji kelimesi kaypak ve karanlıktır. Sürekli yanlış kullanılıyor. " Yetmiyor
, açıklıyor. "İki anlamı var "diyor. Düşünsenize psikoloji bilimini ideoloji adı
altında isimlendirdiklerini söylüyor. Bunu da şöyle açıklıyor ; ideoloji
insan kafasında düşüncelerin nasıl doğduğunu, nasıl kenetlendiğini inceler.
Nasıl ama psikoloji ve ideoloji aşkı? Peki ya ikinci anlamı?
İddia ediyorum , ba yı la cak sı nız!
İlmi olmayan düşünceler. İçtimai bir sınıfın menfaatlerini gizleyen , ilim
maskesine bürünen , ama ilmi olmayan düşünce. Meriç hocamla kalmıyor durum.
Raymond Aron , Marx ve Engels de aynı düşünüşte.
Neticede safsatadan teranelerle yediler hepimizi.
Sonuç ne biliyor musunuz ? Kanlı kuyunun içindeyiz. Hepimiz. Şu sıra hayatını yitirmiş
her insanımızla birlikte. Her kesimin kabuk tutmuş yarası kan içinde. Oluk
oluk.
Nasıl iyileşir?
Nereye gider ?
Ne olur ?
Yaşar mıyız?
Umut. (Onunla ilgili de yazacağım )
(ilk yazımı yanlışlıkla taslak haline getirmişim. o yazdığım an ki tazeliğiyle durması hissettirmesi, üzmesi aynı doğrultuda kalmış. umarım yıllar bazı şeyleri değiştirir. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder