20 Ekim 2016 Perşembe

YAŞAM (İLK BLOG YAZIM )


Yaşam! İçinde bulunduğumuz, nefes aldıkça ilerleyen (!) bir döngü. İnsanı bu büyük 

evrenin , küçücük dünyasında hapseden döngü. Hapseden ! Nasılda yakıştı bu cümleye. 

Oysa özgürce nefes alıyormuşuz gibi değil mi ? Aslı öyle mi ? 


Yaşamı, bu evreni ayakta tutanı, insanı nasıl sınırlıyor. Sınırlamak ne kelime alıyor o 


yaşamı; öyle bir alıyor ki... 

Bu gasp edilen yaşam da her Coğrafya'da farklı oluyor neticede. Nasıl olmasın  ahali. 

Her toplumun örf adeti, geleneği, değerleri bir mi ? Değil.  Bizde yaşam çok başka. Kimi 

tabiri caizse yaşarken ölüyor, kimi bir hiç uğruna gidiyor. Bu günlerde zor bir durumdan 

geçen coğrafyanın üyesi olarak düşünmeden edemiyorum mevzuları. Nerden nereye 

geliyor. Nereye gidecek ? Bilmiyorum. Ülke savaşın içerisinde demeye içim el vermiyor. 

Can sıkıyor. E bi zahmette sıksın diyorum. Ama uzak kalmaya çalışıyorum. Çünkü 

yatmıyor artık mantığıma bu kadar ölümler. Anlamıyor davasının delice peşine düşmüş , 

afilli at gözlükleriyle gezinenler. Ölümün tarafını yazmak acı olur ha ne dersiniz ? Sizde 

şundan öldürdünüz bizde bundan sonra o piti piti mi yapacağız?  Bu kadar aciz olmamak 

gerek. Zannımca insana zarar veren hiçbir davanın da peşine düşmemek gerek. Yoksa hal 

ortada. Ölüyoruz diyorum hep , biz ölüyoruz diyorum , bir halk ölüyor diyorum. Ölüm davalarınızı temizlemiyor, kirletiyor, yaralıyor .
Belki ideoloji sandığımız davalardan arınmak gerek şu günlerde. E bakıyorum Cemil Meriç hocam önüme seriyor ideoloji hakkındaki yazılarını. Diyor ki Elif ; " ideoloji kelimesi kaypak ve karanlıktır. Sürekli yanlış kullanılıyor. " Yetmiyor , açıklıyor. "İki anlamı var "diyor. Düşünsenize psikoloji bilimini ideoloji adı altında isimlendirdiklerini söylüyor.  Bunu da şöyle açıklıyor ; ideoloji insan kafasında düşüncelerin nasıl doğduğunu, nasıl kenetlendiğini inceler. Nasıl ama psikoloji ve ideoloji aşkı?  Peki ya ikinci anlamı?  
İddia ediyorum , ba yı la cak sı nız! 
İlmi olmayan düşünceler. İçtimai bir sınıfın menfaatlerini gizleyen , ilim maskesine bürünen , ama ilmi olmayan düşünce. Meriç hocamla kalmıyor durum. Raymond Aron , Marx ve Engels de aynı düşünüşte. 
Neticede safsatadan teranelerle yediler hepimizi. 



Sonuç ne biliyor musunuz ? Kanlı kuyunun içindeyiz. Hepimiz. Şu sıra hayatını yitirmiş her insanımızla birlikte. Her kesimin kabuk tutmuş yarası kan içinde. Oluk oluk. 

Nasıl iyileşir?  
Nereye gider ? 
Ne olur ?
Yaşar mıyız? 
Umut. (Onunla ilgili de yazacağım  )


(ilk yazımı yanlışlıkla taslak haline getirmişim. o yazdığım an ki tazeliğiyle durması hissettirmesi, üzmesi aynı doğrultuda kalmış. umarım yıllar bazı şeyleri değiştirir. )










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder