Burası Türkiye Cumhuriyeti. Burada kurumlar ve onların garip kuralları vardır. Laf aramızda bu kuralların hep kurumların işlerini yavaşladığını, aksattığını ve hatta bazen tamamen saf dışı bıraktığını düşünürüm. Bu durumlarıyla da kurumlar sadece kendilerini etkilemiyorlar , halkta büyük ölçüde payını alıyor . Şöyle ki yazının başında da belirttim. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Nereye geleceğim? Tabii ki o mükemmel Eğitim Kurumumuza geleceğim . Ne kadar tatlı degiller mi ? Ne güzel basamaklar atlatıyorlar. Resmen 12 yıl okutup her yıl aynı şeyleri öğretiyorlar . E her yıl unutuyoruz. Sonra 4 yıl falan okuyoruz. 4 yıllık canım. 4 işte. Hani önüne gelenin bölümden önce sorduğu soru varya o sorunun cevabı. Kutsal soru. Kaç yıllık? Oo !! tamam !! 4 aferin !!. Çok zor ya zaten kazanması. Artık üniversite okuyanında boşta kaldığı devirdeyiz. Miss gibi. 16 yıl. Bu kurum bizle gönül eğlendiriyor gibi. Oyalıyor. Zamandan çalıyor gibi. Kendisi sistemsiz ve eğitilmesi gereken bir kurum. Bundan sadece saatler önce kpss açıklanmış dediler. Bu sınava girmedim. Direndim okuduğum süre boyunca, fakat insanları ve onların tepkilerini fark ettim. Kpss ise kutsal sınav olarak algılanıyor. E birde her önüne gelen girince millet zannediyor ki her giren devlete sırtını güvenle dayıyor(! ) sanılıyor. Başka sınav yok zannediyorlar. Bu ülke kpss ile dönüyor sanıyorlar. Ah birde alınan eğitimlerle doğru orantıda sınavlar yapılsa da tekrar oturup Türkçe Matematik çalışmak zorunda kalmasak. Kalmasak, diyorum bu kutsal sınava direnen ben, bu mahalle baskılarına dayanamayacak gibiyim. Verilen ömürler ile giden paraları yazmadım daha. Yazarız onuda bir ara !
2016 kpss , beni bekle canım kpss . Bu ülke seni çok seviyor. Her yıl gel bizi yalnız bırakma. Sensiz olmaz ! Biz seni de torpillerinle sevdik ! Görüşmek üzere!
29 Temmuz 2015 Çarşamba
Hey adamım kutsal sınav ayağına geldi !
28 Temmuz 2015 Salı
Umut
Umut
Bir ramazan günü, e niyetliyim, liseden arkadaşımında düğünü için Çorum 'dan Oğuzlar'a geldim. Annaneme misafir oldum. Nasıl tatlıdır kendisi. Bir ev arkadaşı gibi. Onunla pek kuşaklarımız çatışmıyor ya da biz güzel anlaşıyoruz. Annane anıları bol bende. Paylaşacağım sizlerle. Anılardan önce evinin önündeki bahçesinden bahsetsetmeliyim. O kadar güzel bir yeşilliği var ki bahçenin ben hep hayran. Oruç halimde yine bahçedeyim. Cezivler, dutlar, kayısılar, kirazlar iimm daha saymadıklarım. İnsan niyetliykende dalından yeme isteği artıyor meyveyi. Hem dalında yemek çok daha başka oluyor nedense. Ben bu isteğimi sürdürürken doğaya nasıl kaptırdıysam kendimi çılgınca fotoğraf çekiyorum. Kara dut , normal dut topluyorum, fakat yok hiç hoş olmuyor.
Yiyemiyorum ya.
O sıra gözüme bir kare takılıyor. Bildigim bütün dalındaki meyveler, çektiğim fotoğraflar önemsiz kaliyor.
Sanki umudun resmini görüyorum ve çekiyorum.
İçimdende diyorum ki ;Umut, oncası yere düşerken ceviz yaprağına tutunan bir dut tanesi kadarsa ?