14 Temmuz 2016 Perşembe

1000 parçalık yapbozu nasıl yaptım ?

Ramazanda yazmam gereken bir yazım vardı ki işte şimdiye yani bayramdan sonraya kaldı.

Şöyle ki kendini sürekli keşfetmeyi seven biri olarak ;bir gün kendimden şikayet ederken buldum kendimi...

Sebebi dikkatsizliğimdi.
Odaklanamıyorum diyordum..

Bunun akabinde yapbozlara kafayı takmayı düşündüm..
Kendi kendime değişik bir teşhis koydum anlayacağınız. :)
a101 e ucuzundan gelen yapbozlardan aldım. 
Hani 2 tane resim olan ve 1000 'liklerden. 15 tl  mi ne oluyor..

Döktüm evin ortasına...
Ben renk renk her şeyi sınıflandırdım. evde ne tür sehpa varsa hepsini yaydım..
Çocukluğumdan bir dipnot vereyimm----- ben oyun oynarken 2 oyuncağı birbirine karıştırmaz gayet kategorizasyonu iyi sağlayan bir veletmişim. kendimce olan disiplinlerimden biridir şimdide bu huy..

Kenarları önce yaptım.. Standart olarak
Babam işten geldiğinde " bunu 70.000 yıldan aşağı bitiremezsin " dedi..
Birlikte yapalım ısrarlarım sonuçsuzdu..
Zaten işe girdim . Uyumak ve işe gitmek gibi 2 eylem vardı günümde..
Sonuç olarak o zamanlar kaldırdım yapbozu bir müddet yapmadım..

Ramazan geldi ben babamdan büyükçe bir mukavva istedim. Sağolsun aldı. Başladım yine yapmaya yapbozu. Bu sefer kararlıydım. "Yapacağım uleeen" dedim kendime..

Başa sardım. Yine kenarları önce yaptım. Ondan sonra stratejimi değiştirdim. Renk sınıflandırmamı öyle her ayrıntıya göre yapmadım. Ben kendimi dikkatsiz sanırken ; aslında kafayı taktığımda nasıl detaycı olabileceğimi gördüm. Öyle her yere her rengi dağıtmanın mantıksız olduğunu anladım. 20 gün gibi bir sürede bitti. Bazı günler bakmadım. Bazı günler sahurdan sonra 5'e kadar onunla ilgilendim.

Annem , babam arada deniyorlar. Annem isyan ediyor "bir tane bile parça oturtamadım" diye :)
Babam bitirdiğime şaşırdı. Açıkcası bende şaşırdım.
  Dikkat istediğimde odaklanmak da istediğimde gerçekleşen şeylermiş ve ben keyfiyetten sallıyormuşum .. sebebini de buldum. istediğimde boş beleş iş yapmıyorum. Gayet disipliner ilerliyorum :)

he bu arada bittikten sonra ki aşamada kartonun içinden yapışkanları çıkıyor. 

İlk başta bu ne yetmez falan diyorsunuz ama yetiyor fazlasıyla. Suya dök 45 dk bekle sonra ileri geri bir bez yardımıyla sür..3 saat beklet. Ben bayağı dokunmadım . Bıraktığım yerde 2 gün falan kaldı. kenarları havaya kalktı. Bende arkasından full koli bandı yapıştırdım. şimdi tillahı gelse birbirlerinden ayrılmaz parçalar.. :)

artık ona bir çerçeve alma vakti. ;)





 











7 Temmuz 2016 Perşembe

Coşkun beach ( çeşnoon dere :)

Her yıl herkesin bulunduğu bayramlarda , havalar güzelse yapılan bir etkinliğimiz olan baraj pikniklerimiz var. Herkesler baba tarafım , etkinlik mekanı ise aynen yazdığım gibi ' çeşnoon (iki o ile okuyunuz) dere ' oluyor.

Bu yıl binamızın sosyal insanlarını Oğuzlar'a davet ettik.

Yüzmeler , yemek hazırlamalar , yemeler ..

Bilmem kaçıncı oldu. Geleneksel oldu. Bizler bir arada böyle etkinlikler yapmayı severiz.  Videolari sigdirabilsem de atsam 💦🙈 acebee youtube a mi atsam falan diye düşünürken ; ' ammmaan pek bi yoruldum ' dedim. Beyaz tenli olmanin zararlarını yüzümde hissediyorum. Suya girmedigim halde kızardı. Hani böyle plastiği yakarsın da büzüşür ya heh öyle hissettiriyor. Anlayacağınız güzel şeyler hep yorucu oluyor. Güzel oluyor güzel. Sonrası fotoğraf fotoğraf :)

 Ben balçıklara batarken nasılda foşşik gibiyim









3 Temmuz 2016 Pazar

Bayramsı Hikayeler

Bayramları seven biri olarak fark ettim ki bayramlar olmadan olmuyor bloğumda. 

Bu yazıyı yazma isteğimde bir fotoğraftan kaynaklandı. 
 
Çorum 'a taşındıktan ve bende okulu bitirdikten sonra Oğuzlar yolculuklarımız değişti. Babam motorla gidiyor ,annemle bende arabayla gidiyoruz. Bizim buraların yolları dar ve virajlı insan karşıdan gelen aracı göremiyor çoğu zaman ; sırf bu yüzden kontrollü ve yavaş gitmeye özen gösteririm. Kırkdilim yolu için aynı şeyi söyleyemem . yol büyüyor ve yine viraj. Dön babam dön. Bu yollar yüzünden geliş gidiş yapan toplu araçları kullanmak istemiyorum. Neden isteyeyim ki bana eziyet. Ahh ben ne yazacaktım ne oldu . şu ana kadar okuduklarınız başlayınca akıp giden kelimeler oldu. Uzatmayı da sevmiyorum her seferinde uzatıyorum . 

Konu bir fotoğraftı oysa . Telefonumda sadece bir tane çekmişim ama ben güldüm kendisini görünce.

Yine önce hikayesi. Ayoiill her şeyin hikayesi var. 

Zorlu yolları geçince yani osmancık yolu devam ederken sola dönüşte tam tabelanın altında bayağı bi izlemelerimiz sonucunda  durdum.   Annemle hayran bir şekilde leyleklere ve yuvalarına bakıyoruz.  Sıra sıra .. Annem de mutlu mutlu bakınca bende durdum ışte sağda . Sonraa kareye sığdırmaya çalışırken fark ettim ki bir gözüm kameraya diğeri leylege 3. Gözümde yan aynaya bakıp bir kordine saglamya çalışırken orada fotoğrafını çekmeye çalıştığım leylek beni görse ' sen bırak ben gagamla bile hallederim' der ... 



Açıkçası fazladan bir uğraşa girmedim. Ben ugrasmam. Çeker bırakırım , ortaya da böyle eserler çıkar. 

 Ekinlerde olmuş . Eskiden her yer sarıyken şimdi hep yeşil .

Yollarımızı anlatmışken..
Ilerledigim yol bana Ege'yi hatırlatıyor.
Pirinç tarlalarından olsa gerek bi su kokusu var, ayçicekleri var yine dar ama düz. Sonrası yine dağ bayır. Dağları döne döne çıkıyormuş hissini yaşamak var. 

Düz yolu 1 km kadar geçince Oğuzlar 'a dönünce trt radyoda bir türkü başladı. Meryem li gibi bi sey ooo annemle kafaları sallaya sallaya ilerledik. 

Birde memleket sağlam yeşil olmuş . En sevdigimden. 

Bunları yazacağımı düşünmemiştim. 

Yazdım gitti. 

Bayramda az yiyin, hastanelik olmayın.

Şimdiden bayramınız mübarek ola ✋